Her tarafımız elektronik aletlerle kuşatıldı. Genellikle de birbiriyle iletişim halinde olan akıllı cihazlar; kısa sürede bağımlılık yaratıyorlar ve vazgeçilmez hale geliyorlar. Tabi enerjisini verir her gün elektriğini eksik etmezsen! Cep telefonunu kaybeden, bilgisayarına virüs bulaşan insanlar bütün hatıralarını ve geçmişlerini yitirmiş gibi oluyorlar. Adeta hayata sil baştan başlıyorlar! Haberin ve yorumların bini bir para, daha bir haberin ayrıntılarına inmeden yeni bir haberle sarsılıyoruz ve sanki zorunlu imişiz gibi başkalarına iletiyoruz. Hepimizin çok güvendiği haber kaynakları ve yorumcular var!… Bizi alakadar etmeyen konularda yorum yapıyor zaman harcıyor, fikir yürütüyoruz.
Geçen gün kolunda akıllı saat taşıyan bir arkadaşıma: “ Nasıl memnun musun?” diye sordum; “Bir hevestir aldık. Fakat şarjı bir gün dayanıyor. Ancak cep telefonu ile bağlantısını kullanmazsan iki gün kadar gidiyor!” dedi. “Aman ne mükemmel!” dedim, karşılıklı gülümsedik.
Öteden beri elektrik hatlarının, bilhassa yüksek gerilim hatlarının yakınlarındaki evler pek tercih edilmezler. Şimdi elektronik cihazlarla kucak kucağa yaşıyor, kalbimizin, başımızın hizasından ve kolumuzdan eksik etmiyoruz.
Dünyanın hala iş gören en ufak mekanik mekanizması olan mekanik kol saatlerini düşündüm. Geleneksel teknoloji kullanan, el emeği göz nuru, ustalık eseri, yalın ve tek işlevi olan sizin zamanınızı tutmaya devam eden gerçek saatleri!.. Enerjisi doğal; kurmalı saatlerde iki günde bir kurma kolunu 20–25 kere çevirerek veriyorsunuz, otomatik saatlerde ise bu işlevi kolunuzun yaptığı hareketler gerçekleştiriyor. İşte bu nedenledir ki; yıllara meydan okuyan aile yadigârı mekanik saatler kollarımızı süslemeye, en itinalı şekilde saklanmaya devam ediyor.
(Mekanik saatin kurma işlemi saatin 12 yönüne doğru yaptığımız ileri doğru çevirme hareketidir. Geriye doğru çevirmemizin kurma işlemine bir katkısı olmasa da elimizin boşluğunu alması ve kurma çarklarının nefes alması açısından faydası bile vardır.)
Kaynak: ustasaati.com